Siyaset

‘Kem gözlere’ karşı yapıldığına inanılan tarihi eserler görücüye çıktı

İzmir’deki arkeolojik kazılarda bulunan koruyucu gözlerle bezeli Tunç Çağı’ndan kalma tarihi eserler ziyaretçisiyle buluştu. İzmir Arkeoloji Müzesi Hazine Odası’nda ilk kez sergilenen yedi tarihi eserin her biri farklı anlamlar taşıyor…

‘Kem gözlere’ karşı yapıldığına inanılan tarihi eserler görücüye çıktı

'Kem gözlere' karşı yapıldığına inanılan tarihi eserler görücüye çıktı

İzmir’deki arkeolojik kazılarda bulunan koruyucu gözlerle bezeli Tunç Çağı’ndan kalma tarihi eserler ziyaretçisiyle buluştu. İzmir Arkeoloji Müzesi Hazine Odası’nda ilk kez sergilenen yedi tarihi eserin her biri farklı anlamlar taşıyor.

İzmir’de yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan tarihi eserler ilk kez İzmir Arkeoloji Müzesi Hazine Odası’nda sergiye açıldı. Sergide, Menemen’deki Höyücek, Urla’daki Limantepe ve Menderes’teki Bakla Tepe’de yapılan arkeolojik kazılarda bulunan yaklaşık 5 bin yıllık 7 tarihi eser sergileniyor.
‘Göremediklerinizi Göreceksiniz’ adlı sergideki ilgi çekici eserler arasında Höyücek Höyük eteğindeki DSİ kanalı yapımı sırasında 1990’lı yıllarda bulunan insan yüzü betimlemeli kireç taşından yapılmış blok yer aldı.
Ellerini gökyüzüne doğru açar vaziyette tasvir edilen Erken Tunç Çağı’na ait figürün şehir ve insanları saldırı, salgın hastalık, deprem ve yangınlardan korumak amacıyla kent girişine yerleştirildiği tahmin ediliyor.
Sergideki gözlerle süslenmiş eserlerden olan Limantepe Höyüğü’nden 2012’deki kazılarda çıkarılan insan yüzlü çömleğin de kutsal buğdayın saklanması için kullanıldığı değerlendiriliyor.
Bakla Tepe kazılarında bulunan insan biçimli küçük kap ile Tunç Çağı’nda yaşayanların kötülüklerden ve kem gözlerden korunmak amacıyla boyunlarına taktıkları belirtilen 1 santimetre boyundaki kolye uçları da müzede ziyaretçilerini bekliyor.
İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü Hünkar Keser, 2021 yılında başlayan projeyle her ay çok nadir eserleri ziyaretçilerle buluşturduklarını, 2022’de de çalışmalarını ‘kült’ temasıyla sürdürdüklerini söyledi.
Müzede ocak ayında Neolitik Çağ’dan kalma 8 bin yıllık eserleri ilk kez ziyarete açtıklarını söyleyen Keser, şubatta da Tunç Çağı’na tarihlenen yaklaşık 5 bin yıllık tarihe sahip eserleri seçtiklerini anlattı.
Keser, benzersiz eserlerdeki vurgulayıcı özellikler arasında gözlerin yer aldığını aktararak, “Milattan önce 3 binli yıllarda yaşayanlar büyük topluluklar oluşturmuştu. Düşmanları doğadan çok diğer şehirlerin, krallıkların insanlarıydı. O nedenle kendi krallıklarını, evlerini, depolarını, bahçelerini korumak zorundaydılar. Bunun için sadece askeri güçlerini kullanmakla kalmadılar. İlahi güçlerden de yardım istediler ” dedi.
Keser, kaledeki sur duvarlarına yerleştirilen ve üzerinde gözler bulunan blok parçasının gökyüzüne açtığı elleri nedeniyle ‘Tanrıya yakaran bir figür’ veya ‘dua eden insan’ olarak yorumlanabileceğini belirtti.
Keser, “Gözlerin vurgusu, düşmana ‘Buradan uzak dur’ mesajı veriyor. Düşmanı uzak tutmanın ruhani bir yönü olarak betimlenmiş. Tunç Çağı’nda hırsızlıktan, yağmadan korunmak isteyenler levhalarda, çömleklerde, kolyelerde gözleri vurgulamışlar. Bugün kullanılan nazar boncuğu, göz figürünün kullanımının 5 bin yıl öncesine uzandığını görüyoruz” diye konuştu.
Hünkar Keser, göz figürünün sadece kentlerin surlarında kullanılmadığını söyledi. Keser, 1 santimetrelik taşınabilir ve kolye ucu işlevi gören figürlerin de ‘insanı koruyan obje’ olarak kullanılmış olabileceğini söyledi.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL