Sağlık

Bu davranışlarla ilişkinizi kurtaramazsınız!

İyi giden ilişkiyi zora sokan, kurtarmak isterken ipleri kopma noktasına getiren hataları ve çözüm yollarını Uzman Klinik Psikolog Fatma Çelik, N-Life için yazdı. İlişki içerisinde samimiyet, anlayış, şefkat çok önemlidir…

Bu davranışlarla ilişkinizi kurtaramazsınız!

Bu davranışlarla ilişkinizi kurtaramazsınız!

İyi giden ilişkiyi zora sokan, kurtarmak isterken ipleri kopma noktasına getiren hataları ve çözüm yollarını Uzman Klinik Psikolog Fatma Çelik, N-Life için yazdı.

İlişki içerisinde samimiyet, anlayış, şefkat çok önemlidir. Çoğu zaman partnerimize karşı bu davranışların çoğunu sergilediğimizi düşünürken istemli veya istemsiz olarak olumsuz davranışlar içine de girebiliriz. İsterseniz birkaçından bahsedelim…
İlişki/evlilik içerisindeyken kişiler zihinleri ve bedenleri ile iletişim kurmaktansa, partnerinin yerine duygu, düşünce, davranış tahminlerde bulunarak ilişkinin seyrini değiştirebilir. Çiftlerin birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını partnerlerine sormadan kendilerince varsayımlarda bulunarak tamamlamaya çalışmaları da mevcut sorunları halletmelerini olanaksızlaştırabilir. Partnerler kendi açılarından ortada bir ihtiyaç, bir sorun olduğunu düşünerek partnerleri ile iletişim kurmadan çözüm odaklı yaklaşım sergilemeyebilir. Çünkü partnerine göre çözülmesi ya da konuşulması gereken durum/ihtiyacı o yönde değildir. Bu yüzden tüm çabalarınız sizin için zaman kaybıdır ve sizi değersizlik hissinden ileri taşıyamaz. Bu sefer partneriniz için her şeyi yaptığınızı, onun için çabaladığınızı düşünürken ona yetemediğiniz hissiyatı, onun için bir öneminizin olmadığını düşünerek partnerinizden uzaklaşmaya başlayabilirsiniz. Peki gerçekten partneriniz ile iletişim kursaydınız ve sizin bu kadar yoğun bir çabaya bile gerek kalmadan çözebileceğiniz bir sorun olduğunu keşfetseydiniz daha kolay olmaz mıydı? Bunun için çözüm önerisi ne olabilir?
Gününüzün 20-30 dakikasını karşılıklı olarak birbirinizi dinleme amaçlı konuşmaya ayırmakla başlayabilirsiniz. Etkin bir dinleme, partnerinizin anlattıklarını yargılamadan, empatisel bir bakış açısıyla dinleme, konuşmanızın seyrine olumlu yönde hız kazandıracaktır. Konuşma sırasında partnerinizi dinlemek yerine yine kendi düşüncelerinizi ön plana getirerek, partnerinizin ne söylediğinden daha çok kendinizi nasıl savunacağınıza odaklanırsanız, bu durum ise partnerinize yönelik karşı atakta bulunmanız gereken bir durum var hissi verir. Bakış açısını, hissettiği duyguları anlayamazsınız. Bu yüzden asıl ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, sade bir bakış açısıyla, empatiyle, yargılamadan, sadece partnerinizin ne anlatmak istediğine odaklanarak konuşma sorununuzun çözün. Bu etkin dinleme, anlamaya yönelik konuşma sayesinde partnerinizle karşılıklı olarak duyduğunuz güven ve saygı artacaktır.
İlişki/evlilik içinde kendimizi değersiz hissettiğimizde, kendimizi ifade ettiğimiz halde dahi tekrarlayan düzeltilmemiş davranışlarla karşılaştığımızda, eşimiz/sevgilimiz çatışmalara çözüm üretmek yerine sorunu görmezden gelerek yaklaştığında zaman zaman küsme davranışını seçebiliriz. Hadi küsme davranışının biraz daha ilerisine gidelim, partnerimize karşı duvar örme, yani herhangi bir tartışma ya da az önce saydığımız sebeplerden dolayı partnerimiz ile yüzleşme yerine bağlantıyı keserek, ondan uzaklaşarak, yatakları ayırarak, göz teması dahi kurmayarak, dinlediğimiz bir konu hakkında cevap vermeyerek yani karşıdaki kişi yokmuş gibi davranma şekillerinden bahsedelim. Bu davranış şeklinin en masum gibi görünen ama en tehlikeli davranış olduğunu söylebilirim. Partnerinize karşı sessizce “Sana saygı duymuyorum, seni değersizleştiriyorum, benim için yoksun” imajı yaratmak ilişkinizde derin yaralar açabilir. Peki partnerinize küsmeden/duvar örmeden durumu nasıl çözülmeyebilirsiniz?
Partnerinizle konuşmaya başlamadan önce ilk olarak kendinizi, sonra birbirinizi sakinleştirip daha sonrasında başlangıç konuşmanızı yumuşatarak başlatabilirsiniz. Sert bir başlangıç yapmanız, partnerinizin yeniden tartışma çıkma durumunu sezip karşı atağa geçmesiyle istenilen konuşmaya ulaşılmasını engelleyebilir. Sorunu çözmek adına konuşmaya başlarken illaki uzak, mesafeli, yani diplomatik olması gerekmiyor. Sadece eleştiri ya da aşağılamadan yoksun olması, yumuşak bir başlangıç için fazlasıyla yeterlidir. Konuşma sırasında ve sonrasında duyguları, düşünceleri, davranışları onarma/telafi yöntemini de ihmal etmemek gerekir.
Partnerler birbiri ile olan çatışmalarda çoğu zaman evin sakinliği, huzuru bozulmasın diye, “Yeni barıştık şimdi yeniden aramız bozulmasın” düşüncesiyle gerçekleri söylemek yerine birbirlerinden bir şeyler saklamaya başlarlar. Bu masum bir koruma olarak görünebilir, fakat ilişki içerisinde güven zemininin zedelenmesine kadar sonuçlar doğurabilir. -“Partnerim beni geren ve kaygılandıran sorunları çözmek yerine uzaklaşmayı tercih ediyor.” -“Sevgilim/eşim, gerginlik yaratan durumlarda stresi gidermeye yardımcı olmaya yönelik bir iletişimde bulunmuyor.” Peki partneriniz neden bu davranışlar için uzaklaşmayı, iletişime geçmemeyi, çözüm odaklı yaklaşmak yerine sorunu görmemeyi seçiyordur? Sizim verdiğiniz tepkilerden mi, anlayışsız, yargılayıcı yaklaşımınızdan dolayı olabilir mi? İnsan doğasının gereği olarak, karşılıklı ilişkilerde, sizi anlamadığını hissettikçe, sizden gelecek öneriyi, iletişimi, düşüncelerinizi kabul etmesi de hemen hemen olanaksızdır. Bu yüzden tartışmalar esnasında birbirinizi aşağılama, birbirinizle inatlaşma, konuştuğunuz konuda aşırıya kaçma ve en kilit sorun olarak uzlaşmaya isteksiz olma durumunuzdan dolayı duygusal olarak birbirinizden kopmalar oluşabilir. Bütün bu davranış sonuçlarını yaşamamak için kaçmayı, konuşmayı ertelemeyi, sorunları göz ardı ederek içimizde patlayacak volkandan habersiz şekilde devam etmeyi tercih ederiz. İçimizdeki volkan bir yerde illaki patlayacaktır, bu kaçınılmaz sondur. Bu yüzden o volkan patlamadan öncesinde önlem almak daha doğru bir davranış olacaktır.
İlk olarak anlaşmazlığın nereden, nasıl başladığını ve neden çözüme kadar gelemediğini tespit etmeniz gerekir. İletişim kurarken partnerinizin duygusal üslup kişiliğini ön planda tutmak, onu önemsediğinizi ve ona saygı duyduğunuzu gösterir. Böylece daha etkili bir sonuç elde edersiniz.
İlişki/evlilik içindeyken birbirlerinin dile getirdiği duygu ve düşünceleri dikkate almakta direnen ve karar alırken partnerinin görüşlerini hesaba almayan çiftler ilişkiyi bir çıkmaza sürükleyebilir. Sorunları görmezden gelme veya inkar etme davranışını başka bir şekilde örneklendirecek olursak; çiftlerin hayatlarının yönetimini tamamen karşıdakine devretmesini gösterebiliriz. Elektrik faturası ödemesi, evdeki ihtiyaçlarla ilgilenilmemesi, evde iş paylaşımında katkıda bulunmama… Bu durumda sorundan kolayca kaçmak veya çözüm üretmin katkıda bulunmamak, sorunu görmezden gelmenin en kolay yollarından biridir. Fakat uzun soluklu mutlu, dengeli, huzurlu ilişkilerde/evliliklerde partnerler birbirine saygılı davranıp, güç paylaşımı yapar ve kararları birlikte alır. Bu davranış şeklinin sonucunda, partnerinizle aranızda inatlaşmaya dayanan durumlarda, kendinizi sorunları kendi başınıza çözmeye çalışırken bulabilirsiniz
Partnerinizin hatalarını, kusurlarını kabul edene kadar uzlaşma yönünde ilerleyemeyebilirsiniz. Partnerinizi değiştirmeye çalışmak sadece size zaman kaybından başka bir şey sağlamayacaktır. Bu tavır geçerli olduğu sürece partnerinizle uzlaşma ve çözüm odaklı bir yaklaşım söz konusu olmayabilir. Asıl konu, partnerinizin değişmesi değil, ortak zemini ve birbirinizi rahatlatmanın yollarını bulmak olmalıdır. Eşinizi/sevgilinizi suçluyor, kendinizi haklı görüyorsanız, partnerinize bu düşünceleri ve davranışları sergilediğinizde sağlıklı bir iletişim söz konusu olmaz. Bu durumu düzeltmek için öncelikle ‘sen’ yerine ‘ben’ ifadelerini kullanabilirsiniz. Örneğin, “Beni dinlemiyorsun” yerine “Beni dinlemeni isterdim”; “Para konusunda aşırı savurgansın” yerine “Daha fazla tasarruf etmemizi istiyorum”; “Benimle hiç ilgilenmiyorsun” yerine “Bu aralar ihmal edildiğimi hissediyorum” şeklinde iletişim dilinizi değiştirirseniz karşınızdaki de kendi açısından bir şeyleri fark etmeye başlayabilir. Konuşma şeklimizin dinlenme ve anlaşılma etkinliğimizi azaltıp artırdığını unutmayalım.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL